MERAL BAĞCI
18.11.2015
Mevlana, insan kalbi odun değil ki,
kırılınca ses çıkarsın demiş. Ben neden korkarım diye düşünürken bu söz geldi
aklıma.
Ben en çok insanların kalbini kırmaktan
korkarım.
Dışarda kar fırtınasının olduğu bir sabah komşumu kahveye çağırdım.
Kahveyi yaparken canın sıkkın olduğunu
hissettim.
Ne oldu, sen de bir tuhaflık var? Diye
sordum, sormaz olaydım.
Ne olacak şu öğretmen Hatice var ya,
benim hakkımda bir sürü yalan söylemiş. Yok ben dedikodu yapıyormuşum, her
kesin açığını arıyormuşum, bunu sen de biliyormuşsun ama kırılmayım diye bana
söylemiyormuşsun. Daha neler neler, kendi yaptığı, söylediği ne kadar şey varsa
benim üzerime atmış.
Ya boş ver, benim taktiğimi uygula
öyleleri yokmuş gibi davran.
Ben onun direk benle konuşup kimler hakkında neler söylediğini biliyorum, gidip
herkese hepsini anlatacağım.
Yapma, o zaman senin ondan ne farkın
kalır.
Ama bana resmen dedikoducu diyor.
Hı hı sanki değilsin de!
Ben bunu dışımdan mı söyledim! Diye
düşündüm, evet ne yazık ki söylemiştim.
Söylediğim bu densiz sözün üstüne,
komşumun yüzünde ki ifadenin değişmesini an ve an izledim. Boş bulunup
söylediğim söz, benim yerin dibine girmeme sebep oldu. Keşke zamanı geri
alabilme gücüm olsa, keşke şu an görünmez olsam, ya da abartıp hiç doğmamış olsaydım
diye düşündüm.
İnsanların kalbini kırma korkumla baş edeyim, kendimi
törpüleyip tamamen yok edeyim diye çırpınırken, o an yepyenisini üretip
filizlendirdim!
Özür dilerim!
Necla duymadı beni, duymak istemedi, ben
kahve içmeyeceğim teşekkürler, işim var, hemen
eve gitmeliyim, dedi
Necla özür dilerim, inan isteyerek
olmadı! Beni bilirsin içten söylenmiş bir söz değil,
Lütfen otur kahveni iç, diye kendimi
affettirmeye çalıştım ama bu nafile bir ısrardı, her özür dilediğimde daha çok
dibe batıyordum. Necla kapıyı çarpıp çıktı.
Kuyunun dibine düşmüş bir taş gibi
kaldım evde, o kadar üzülmüştüm ki, can telaş telefonu elime alıp diğer komşum
Zehra yı aradım.
Yaptığım saygısızlığı aynen anlatıp,
hemen gelmesini söyledim.
Oldu bir kere, artık aklımdan ne
geçiyorsa? Şimdi ne yapıp edip Necla nın gönlünü almalıyım?
Bence bu gün üzerine gitme, biraz sakinleşsin
yarın kahve içmeye gidelim.
Geç kalmaz mıyız? Ben onu bilirim yarına
kadar kendi kendine kurar döker, bence şimdi gidelim.
Aynı apartmanda iki kat altta oturan
Necla nın evine gittik kapıyı Zehra çaldı, ben görüş menzilinin dışında
bekledim.
Kapı açıldı.
Zehra: Necla müsait misin? Kahveye
geldik dedi.
Geldik, kelimesinin ardından bir adım atıp
Necla nın tam karşısında belirdim, önce afalladı, ardından toparlanıp yüzüme
senden beklemezdim diyen gözlerle baktı, kapının önünden çekildi gelin
anlamında eli ile içeriyi işaret etti.
Oturduk, suçlu olduğum için yere
bakıyordum, çünkü dünya da yapmaktan en çok korktuğum şeyi gene yapmış bir kalp
kırmıştım, hem de bile isteye.
Söylenmemiş ne kalmıştı ki! Ben onu
söyleyip affedileydim?
Ben sessizdim ama beynim dışarıdan esip
savrulan kar fırtınası gibi gürültü çıkarıyordu.
Zehra, susturdu beynimdeki sesleri,
Necla biz kaç senelik dostuz, hiç kırdık mı birbirimizi?
Bilmem? Olmuştur on beş, yirmi. Sinirli bir o kadarda tok bir sesle: bu
güne kadar kırmamıştı, dedi
Ve ben atladım hemen savunma makamının, o an hem sanığı
hem de avukatı oldum, kendimi aklamak için başladım yalan bahaneler uydurmaya:
Necla tekrar özür dilerim, dün gece hiç
uyumadım, sabah da annemden telefon aldım babam rahatsızmış, üzerine oğlum
aramaz mı? Anne işten çıktım diye, bir de yemeği yaktım, bu gün her şey üzerime
gelince, istemeden sana çattım.
Yalan
söylemeyeceğimi bilecek kadar tanıyordu beni.
Garibim bunca yalana inandı, bana üzüldü!
Hatta beni teselli bile etti, Zehra gülüyordu karşımda. Ona kaşlarımı çatıp sus
işareti yaptım, çünkü benim nezdimde kalp kırmanın günahı yalan söylemekten daha
çoktu.
evime döndüm. Ertesi gün Necla ya tekrar gittim, söylediğim yalanları
sırf onu yumuşatmak için o an uydurduğumu açıkladım.
Güldü ve yüzüme bakıp, ben biliyordum
dedi.
Nasıl yani, neden, neden bir şey
söylemedin?
Çünkü seni o yalanlar için affettim;
bana ne kadar değer veriyor ki, yalan bile söyledi dedim, dedi.
O gün dostum bana hayatımın dersini
verdi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder