18 Mayıs 2011 Çarşamba

Gözlerde ki Hüzün


 
Görmek istemesem de görüyorum bugün, bütün gözlerde ki hüznü! iyi olacağım merak etmeyin, düşürmeyin nur cemalli, o güzel yüzü! Ağlarsanız dayanamam, ben dönerim geri, tutarım verdiğim sözü! Artık göreyim gözünüz de gamzeli bakış, gülerek bulun her yönü!  içiniz de gül bahçesi olsun! yüreğinizde ki ızdırabı tutup söksün! Aklım başım da! Bu ilk değil ki neden bu kadar üzgünsünüz? üzgün! Görmek istemem hüzünlü bakış, ebediyen hepinizin yüzü gülsün! Geldi yaz müjdecisi göçmen kuşlar, yönünüz hep güneşe dönsün! Zamana bırakın, geçecek size verdiğim bungun, bu size anne sözü! Asla korkmayın, bırakmam sizi boynu bükük, görmeden sizin düğünü! Beni yıkacak bir neşter var mı dünyada? Kutlarız döneceğim o günü! Beni sizin gözlerinizin hüznü öldürür, acıtmaz bile hastanenin soğuk yüzü!  

BOŞLUK

Bu gün öyle bir boşluktayım ki! İçimi dolduramıyor hiçbir şey, Zamanı durdurmak istesem de unutturmuyor telefon denen şey, Sadece ben değilim bu geçitten geçen, asıl budur inandığım şey! Biliyorum zor bir yoldayım ama Allah tır bana yardım eden tek şey, Bitirdim bütün protokolü, hazırladım tastamam oldu her şey, Artık yola girdim dönüşüm yok! olacaklar neyse olsun her şey.Yarından sonra, belki de benim dönüm noktamı oluşturacak o şey, Doktorlara güvenim tam ama kader de unutmadığım diğer şey,Korkularla yaşamam ben, her zaman cesurumdur, korku da ney?

8 Mayıs 2011 Pazar

KAHRAMANLIK VE KAHRAMANLAR…

Her zaman kahramanlar bekleriz, dünyayı ve insanları kendi korkularından kurtaracak. Hep bir hayal için de yaşarız, bunlar çok çok yakışıklı, çok kuvvetli, çok iyi, çok sevecen, çok adil çok, çok, çok…vb.  Asla kötü huyları yoktur, boylu posludurlar, içki sigara kullanmazlar. Dedim ya, hayal perdesin de olur bunların hepsi, insanüstü güçlere sahip olan canlılar yoktur aslında. Bizim isteyip yapamadığımız, sadece sahip olamadığımız ama hayal edebildiğimiz güçlere sahip kahramanlar yaratırız kendimize.
 Beynimiz de canlandırırız; onlar koşar,  jetten hızlı uçar, gözünden ve ağzından ateş çıkarır, nefesi ile fırtınalar başlatır, beyin okur, sihirle hastaları iyileştirip, kötülere zor anlar yaşatır,  yani aklımızla düşünüp keşke olsa dediğimiz ama asla bedenimize yaptıramayacağımız her şeyi yapabilecek, genelde iki kimliklidirler. Vauuv değince normal insan tipinden, değiş tonton kıvamına gelirler.
  Mazlum halkın yanındadır, çocukların idolidir onlar. Enin de sonun da hep kazanırlar, ama biraz da saftırlar. ( biraz değil bayağı da salaktırlar yani). Hep kötü olan düşmanın oyununa gelir, yalanlara hemen inanır, içlerin de hiç hinoğlu hinlik yoktur yani iyi niyet timsalidir bu saf kahramanlar.
Mutlaka çok iyi anne ve babanın, dünyalar güzeli ya da yakışıklısı bir sevgilinin, çok da sadık bir arkadaşın sahibidirler. Onların yanın da elleri ayakları dolaşır, şapşallaşırlar ve acizmiş gibi olurlar dünya karşısında. Bir anda da sevdiklerini korumak için dünyayı yıkıp yeniden kurabilecek kadar da güçlü ve kararlı. Yani asla olamayacak, ama olsaydı dediğimiz kahramanlardır bunlar!
      Ama ya çok çirkin, ya çok kötü ya da korkunç yaratıklarla savaşır dururlar. Aslında bütün insanların doğuştan doğasın da bulunan iyi ve kötü karakterlerin savaşıdır bu. Gerçekte olmasa dediğimiz kötülükleri yok edecek birilerinin olmasını isteyişimizin kanıtıdır hayaller.  Bayağı abartılmış olsalar bile senaristler ve yazarlara konu olurlar. Oradan da kitaplarla okuyucuya, filmlerle izleyiciye, artık her evde bulunan televizyonla da bütün dünyaya yayınlanır ve içlerin de saklı kalmış kahramanlıklarına onları da ortak ederler ve bu hayallerini paylaşırlar.(çok da iyi ederler)
  İyi insan olmanın başlı başına kahramanlık olduğunu düşündürürler inceden inceye. Körpe beyinlere, çocuklar iyiliklerin ne kadar güzel bir erdem olduğunu öğrenirler bu filmlerden, çizgi romanlardan ve hikâye kitaplarından. (Tabi uçmak için camı açıp kendilerini boşluğa bırakmadıkları sürece.) kötü olanların her zaman kaybedeceğini sanırlar bu hikâyelerden.
        Bizde ise süper güçlü değil ama süper yürekleri olan; Battal Gazi ve oğlu, Tarkan, Fatihin fedaisi, Köroğlu gibi kahramanlarımız vardı şimdi ise Behzat Ç. Maraz Ali, Adanalı, Polat Alemdar, Arka sokaklar gibi bir sürü kahramanlarımız var Juçup, kaçamıyorlar Jama mangal gibi yürekliler, Allah var.  Benim hep bir üzüntüm ve içimde ki ukde, daha doğrusu kompleksim, süpürmenden önce uçan hazarfen çelebiyi neden daha önce süper kahraman yapamadığımıza ben yanarım dururumJ.
    Bir şeyi hep merak ettim, hatta anneme de sordum! Ben ters mi doğdum diyeJ oda hayır düz doğdun dediJ  çünkü ben hep başroller de bulunan kahramanları değil, başrole çelme takmaya çalışan kötü adamları severim. Onları kendime daha yakın bulurum, hep onlardan taraf olurum, yakışıklı prensin kurbağaya dönmesi beni daha mutlu eder, kurbağalıktan çıkması değil. Süpürmenin karşısında ki LEX si daha çok severim, çünkü süpürmenden daha akıllıdır. tom ve jerry de, jerryi yani fareyi daha çok severim kediye yaptığı eziyetler beni mutlu eder. Külkedisinin üvey annesi ve ablaları daha yakındır bana.  Ben saf ve salak olan karakterleri sevmem, dedim ya ben de bir terslik var diyeL
    DİP NOT: Ama çocuklar büyüyüp gerçek dünyayı gözlemlediklerinde bunun aksi olduğunu anlarlar. Kötülerin ekonomik durumu iyilerden daha iyidir, iyiler ise hep bir geçim sıkıntısı içindedirler. Her ne kadar film ve romanlarda iyiler dar etseler de kötülere dünyayı, kazansalar da bütün savaşlarını!  Gerçek dünyada kazanan hep kötülerdir. Bu kadar akıllı olan kötüler yaşadığımız yüzyılda asla yenilmezler, çünkü dünyanın düzeni kötülerden taraftır artık…(neyse bunun konumuzla bir alakası yoktur)

boş


7 Mayıs 2011 Cumartesi

ANNEM!!!




Annem! Sen var olduğun için ben varım! Bu hayatta ilk yegâne varlığım. Ben seni ara sıra hiç istemeden kırdım!  Ama sen hep affeden oldun. Büyüttün binbir zorlukla bizleri, kendini unutup bizim dertlerimize ağladın. Eh artık anne oldum, dört çocukla nasıl sıkıntı çektiğini şimdi ben de anladım. Zaman gelir bilirim seni çok yorarım, inan sonra pişmanlıklarla dolarım. Çocuklarım gelir gözümün önüne, seni üzdüğüm için kendime çok kızarım. Affet beni istediğin gibi evlat olamadım, her an yakının da bulunamadım! Sen bana karşılıksız sevgi verdin, annem! İnan seni hiç isteyerek kırmadım. Bugün senin ve benim günüm, biraz sonra arayıp sana güzel sözler söyleyeceğim. Bilirsin ne yazık ki babama çekmişim J Ben sevgimi göstermeyi   pek beceremem! Soğuk ve mesafeliyim, sanki kırk kilitli sandıkta saklı gibi duygularım kapalıdır benim.  Ama sen gözümden anlarsın.J İnan içimde sevgin çok büyük; kilitleri bugün kırabilirim. Annem! Bugün anneler günü unutmadım! Elimde telefon, aklım da bütün söylenecek sözlerim. Ne kadar çok zorlansam da hepsini söyleyeceğim,
 Seni çok ama çooook seviyorum anneciğim…J
                                                                         J   Meral Bağcı J

Delikanlı Çağında! (abim Tarık)

                                           
                                             Abimin doğum günü  22.04.1978    
Tanrım yokmuydu abime de bu dünyada oturacağı bir avuç toprak, Daha onsekiz yaşın da,  o gece bilmedi canı için Azrail’le savaşacak. Vaktinin dolduğunu anladım, kaybetti savaşı demek ki! o bizi bırakacak.  Gücü yetmedi burada kalmaya! Mutlaka Cennette ki yeri ayrılmış olacak,
Adı Tarık: kuran da bir sure ve anlamı en parlak yıldızdır  gökyüzünde!!!

Abimin hep vijdanlı gördüm, kimseyi kırıp, üzdüğünü görmedim,  Ailemin hepsi değerli! Ama ben dünya da en çok abimi severdim. Sadece annem değil, ben de onun için canımı seve seve verirdim. Annemin sevgili evladı, yareniydi, Allah acını göstermesin anam derdi!
Adı Tarık: kuran da bir sure ve anlamı en parlak yıldızdır  gökyüzünde!!!


Sonsuzluğa kapattı gözlerini, vaz geçti delikanlı çağından  hayallerinden ve hayattan. Almadı bu dünyanın muradını, mahşere gitti hiç korkmadan. Boşaldı yatağın ve odan, sana bu kadarcık mı ömür biçmiş yaradan. Sensiz hep bir eksik yaşıyoruz inan, hayat daha zor oldu sen olmadan.
Adı Tarık: kuran da bir sure ve anlamı en parlak yıldızdır  gökyüzünde!!!

Sabah geldim başına abim diye! Sandım hergün gibi uyanırsın gene. Uyandıramadık, uğraşmak nafile! Can telaş yığıldım olduğum yere,  hüzün doldu bir anda içime, isyan ediyorum tanrıya neden, niye! azar işitiyorum akrabalardan; ne olur şimdi Şeytan çağıma! Sus diye!
Adı Tarık: kuran da bir sure ve anlamı en parlak yıldızdır  gökyüzünde!!!

Tanrım, evet en sonun da abime de verdin bir avuç toprak, O bir avuç toprağın altında artık sana emanet sürekli yatacak! 09.06.1977 ecel bize misafir geldi! Hediye olarak ne yazık ki ölüm getirdi!Şimdi abim  bizim gecelerimizi  gökyüzünden sürekli aydınlatacak!
Adı Tarık: kuran da bir sure ve anlamı en parlak yıldızdır gökyüzünde!!!

Hasta ve ölü (Şenol)

                                                                         22.04.1978
Dertler sarmalamış etrafını içi ağlayıp, yüzü gülücükler saçıyor,Onun ağabeylik gücü kalmamış, çok da bitap, yorgun yatıyor,İki ay önce abimdi beni terk eden! Yoksa buda mı terk ediyor?
Bir derdi var kanser! Doktorlar derman olmak için nafile uğraşıyor.Bir laf diyecek dermanı kalmamış, konuşmadan sadece dinliyor.Hastalığım geçecek, kurtulacağım diye, aileye o cesaret veriyor.Yatağın da derdinden ecel terleri döküyor! Ama o Azraili bilmiyor . Birini göndermiştim Yarap cennetine yetmedi mi? biri daha gidiyor.  Ölümün nefesi her an ensesin de aldırmıyor! Yada bize öyle geliyor.Üzerine konduramıyoruz biz ölümü, çünkü hala gözleri gülüyor,Gökyüzünde ki yıldızları mı eksildi? Neden Allah ikisi birden alıyor,Ölüm öyle bir şeyki! Bir anda sevdiklerinin elleri bomboş kalıyor!Hiç kimse inanmadı ama oldu! Şenol abim öldü! Tabi ailesiyle beraber!
08.1977 ecel yine bize misafir geldi! Yine hediye ölümü getirdi!

6 Mayıs 2011 Cuma

efsunlandık!

 

Bazılarının yüzlerinden aklından geçenleri bir bakışta anlarsın.
bazı yüzler ne söyler, efsunlu da olsan uğraşma tutturamazsın.

Bakarsın bazan, dalmış gider denizlerin en dibinden suskun,
Aklında ki sadece aşktır, onun için derin suda yemiştir vurgun.   

Birileri var ki! düşünceleri bir bir düşer bin parça olur yüzünden,
Müdürden veya şefinden yemiş fırçayı, dövüşüyordur içinden.

Aslında sana bakar, tanır gibi karşında ki gözler dalgın dalgın,  
İnanma tanımaz seni, derdi zor geçimdir şimdi herkes de salgın.

İnsanların bir kısmının aydınlık yüzleri, güneş gibi ışıl ışıl gezer,  
Ağızları sabit ama gözlerinin içi güler, çok mutludur bu yüzler.

Bazan bakarsın yüzünde, yağmur bulutu gibi kara bir hüzün,
Dertlidir çocuğundan ve eşinden, ona care olmaz senin sözün.

Efsunlanmalısın kimi zaman tam anlayabilmek için karşındakini,
Mutluyken ağlar gibi yüzü, diyor ki git başımdan! bir tek sen eksiksin bil haddini!

                                                                                          Meral bağcı

5 Mayıs 2011 Perşembe

DÜNYAMIZ YOK!

Doğmadım güzel bir dünyaya dedi çocuk! dünya böyle mi olmalıy dı?vaad edilen ve rüyalarımızda gördüğümüz gibi değil ki, bu vatan! çünkü, savaşları bitirmemişsiniz, size dur! dendikçe, siz devam etmişsiniz, Bizim için bırakmanız gereken nehirleri kurutmuş, ormanları arsızca çöl etmişsiniz, Bu dünyayı yok etmeye and içmiş zalimler, düşündünüz mü hiç kendi çocuklarınıza da yazık etmişsiniz. Sırf hırslarınızın ve paranızın esiri olmuş, bize kalacak dünyamızı da yok edip, yağmalamışsınız,
demek ki İnsan olma duygularınızı ameliyatla aldırmışsınız,
bizim olacakları da hiç utanmadan, harcamışsınız. Siz bizim vasimizdiniz, size güvenip vasiyet edenlere, siz ihanet ettiniz. Bize miras olan emanetlerimizi, demek koruyup, sahip olmadınız, biriktirmediniz,  Artık çok geç! vaktin de kargoya verip, geleceğe göndermediğiniz için,bizim nefes alıp da, yaşayacağımız bir dünyamız yok! şimdi memnunmusunuz?

korkular!

Korkular büyütürüz bağrımız da kimi gerçek, kimi eften püften, Yeni fidanlar filiz verip yeşerir, sen elindekileri yok etmeye çalışırken. Korkmayacaksın gözünün gördüğünden, asıl kork görünmeyenden, Tebessümü sahtedir aldanma! Kork, dostunmuş gibi görünenden. Önemli olan İnsan olmayı bil! Hilkat garibi gibi korkak yaşama, Korkularınla yüzleş, hakikatten hızlı koşmazsın, kendini zorlama! Her şeyi duy dinlemekten korkma, sadece her yerde konuşma! Yüreğinin sesini dinle yalanlara kanma ki! iki cihan da sakin yaşa! Perili ev diye bir şey yok, bu yalanlarla sana korku cumhuriyetini verirler, Hayal ürünüdür onlar, gözüne sever gibi bakan yüzlerdedir cinler, periler. At gözlüğü takma, resmin tamamına bak ki yüreğine dolsun cesur saadetler. Bilinmezliktir bizi korkutan, yok ettim ben korkularımı artık hükümsüzler!

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Dost!

Bir hatası var diye sakın acele edip, dostunu  satma, Gülde dikeni ile güzeldir, bunu aklından çıkartma, Sende hatasız değilsin ki! Katlan onların hatalarına, Dostlarının kıymetini bil ihmal etme, özür de dile ara sıra, Sonra üzülürsün, bir kaya parçası gibi oturur boğazına, Çıkartamazsın, yutkunursun da gitmez kalır tam orta da, Maraz çıkartma, dönebilmek güzeldir, dön yüzünü dostuna, Gercek dostlar bırakmaz, derdini anlar, destek olurlar sana, sahte dostlar işe yaramaz, onlar ayrık otu gibidir ayırıp at bir kenara! Dost bulmak, dostluğu yıkmaktan daha zordur bunu sok kafana!

Git Gidebilirsen!

Bilirim aklındakini gitmek, ardını dönmek yaşadığın her şeye, Kolay mı sanıyorsun, yaşadıklarını terk etmek unutmak sence, Bu mümkün mü? O omuzların üzerin de o başın durduğu sürece, İstersen kerkeneze ya da çamlığa git uyuyamazsın hiçbir gece. Bilirim içten istemezsin, gidecekmiş gibi yaparsın sadece, Gene de bir kor düştü içime, acaba gerçek mi bu düşünce Bizi terk etmeye kıyamazsın sen, kefilim senin yüce gönlüne! Ama içimde bir his var, özgür bırak gitsin diyor birkaç sene! Zorlamadım hiçbir zaman ne de sorguladım özgürdün zaten, yüzünde beliren anlamadığım duygular ne zamandır yalan, Hatalıyım af diliyorum, geri dönmek senin için zarurettir inan, Git gidebilirsen ama döndüğün de bilki ben bekleyenin olmam.

3 Mayıs 2011 Salı

BOŞ


KADER...


Kaderi sil baştan yazamazsın, gayret göster sonunu iyi yaşa, Değiştirebileceğin sadece kavşaklardır, onları sakın kaçırma, Binlerce kapı açsan da, kalbinin kapısını düşmanlarına açma, Bir yol ver kaderin gelsin sana, ya da yolun ortasın da durma! Geçmiş tekrar yaşanmaz, küçücük bir ihtimal bile yok unutma, Seçtiklerin geleceğe yön verir, emek ver şans arama boşu boşuna ,  Aşılması imkânsız duvar örme çevrene, kendine fırsat ver bırakma, Bilinmezlik korkutur insanı, iyi yaşamayı seç kaderin değişir sonunda!

Özgürsün Öyle Yaşa!

Sen bu ülkede özgürsün öyle davran ve yaşa, kimsenin adamı olma, Anlaşmamak düşman olmanı gerektirmez, her renk ayrı güzel bunu iyi anla! Memnun olmadığın yeri terk et, haremi hizmet alanına kimseyi sokma, Çekinme insan olmayı seç, çünkü etraf dolmuş insan taklidi yapanlarla,  Sen aklına gelenleri duraksamadan yaz, asla ruhuna zincirler vurma, Bildiğin doğruları açık söyle, konuşman gerektiğin de korkup susma, Ama başkasının özgürlüğünü engelleme, işte o zaman sus konuşma. İyi bir balıkçı gibi sabırlı ol, sakın istedikleri yola girip saldırgan olma! Kan kusup kızılcık şerbeti içtim deme! Dedim ya; sen özgürsün hakkını ara! Mesain bittiğin de her şeyini topla götür, gönlünü sakın ardın da bırakma, Artık geleceğin için yaşa, yüreğini  özgür bırak, aç gideceğin   yolu, sakın kapatma, Nereye gittiğin değil, aslın da yola kiminle çıktığın ve kime gittiğin  önemli, bunu hiç unutma!

2 Mayıs 2011 Pazartesi

sohbet!

Sohbetlerin çoğu havadan sudan, ya da sohbet açarsın bir kuldan.
Çok şey biliriz ya! arada karıştırırız birbirine hangisi sap hangisi saman.
Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterirken, biz anlamayız doğrudan.
Genelde kahvede bomboş oturanlardır, bütün dünyayı dertlerden kurtaran.
Tanıdığını sandığın aslında yabancıdır sana, sadece yap boş sohbetini, kaç detaydan!

YALNIZLIK

Eksilmişti yalnızlığım, yenilerini bulup üşenmedim doldurdum,
Kelimeler dizildi boğazıma, kimseyle dertleşemedim sustum,
Yaşadığım kaderin, bir kısmını kendimin yazacağımı unuttum,
Yardım olsun diye uzatılan her dermanı, fütursuzca kuruttum.

Güzel olan şeylere, mutluluk ışıltısı kalmadı gözlerimde kapattım,
Doğru neydi? Hep umutsuzluk da terazinin topuzunu kaçırdım,
Kış rüzgârları gibi estim, savruldum, her şeyi zamana bıraktım,
Yaşananları yok saydım yalnızlıklarımı yeni yalnızlıklarla çoğalttım.

Yazılarım bencilce yalnızlıktan bahsettikçe, kimsesizleri düşündüm,
O zaman utandım kendimden, yüzüm yer de, kahrımdan öldüm.
Kara kaplı defterlerimi yırtamadım, yalnızlık yazılarıyla gömdüm,
Benim ne aklım kaldı, ne yüreğim, sonun da bana isyan etti gönlüm,

DİYE GİBİ BAHANE!

Hiç tanımadığı araçlara radar var diye!
Selektör yapan iyi kalpli kamyon şoförü gibi!

Kendi içerken bu merette yalnız içilmiyor diye!
Bahane ile arkadaşına ikram eden sarhoş gibi!

Bu yaşta sadece yanıma can şenliği istiyorum diye!
Evlenmek için can atıp, gözleri parlayan dede gibi!

Kendim için istiyorsam namerdim diye!
Aslında cebini dolduran sahtekâr mert gibi!

Annesine ben yazınca daha iyi anlıyorum diye!
Yalanla, kopya hazırlayan tembel öğrenci gibi!

Vaktiniz hiç mi yok  beni kimse aramıyor diye!
Kendi evde boş oturup kimseyi aramayan gibi!

Yardım edecektim ama inanın şuan yanımda yok diye!
Aslında hayatında kimseye yardım etmemiş zengin gibi!

Daha da bahane yazacaktım ama yoruldum diye!
Aslında lafları tükenmiş yazıyı sonlandıran benim gibi!

Bahaneler bitmez tükenmez, bu bir hayat felsefesidir diye!
Biz Türklerin en çok sığındığı liman gibi!

MART KAPIDAN BAKTIR DI!

Mart kapıdan baktırdı, uyanıp camdan dışarı baktım! dışarı da kar var! Bahar geliyor diye beklerken, gördün mü, geldi tekrar soğuklar, Toprak ve ağaçlar giyinmiş üzerine, çok güzel akça pakça fistanlar, oysa gidiş dönüş biletlerini almışlardı kanatlarının altına, göçmen kuşlar. Valizlerini hazırlamışlar! Yolculuğu ha başladı! Ha başlayacaklar! Yine mart kapıdan baktırdı baharı kandırdı! Ne olursa olsun  gene de güzel bu zamanlar!  

1 Mayıs 2011 Pazar

Hata! Hata! Hata!


Her tercih bir vazgeçiştir derler bu hayatta,
bizim kararlarımız, bizi bağlar yanlış olsa da.
Ara sıra tercihlerimiz doğru oluyor ama, çoğunluğu püsküllüsünden kocaman hata!
ama hatamla sev beni demiş meşhur, Orhan baba!
Üzülsem de fırsat vermem hiç düşmanlarıma,
sahip çıkar  basarım hatalarımı bağrıma!
Hiçbir şey için keşke demem, yanlışım da olsa,
insan durmalıdır üzülse de kararlarının ardın da,
Ne söylesin bunları yazan bu gariban bura da!
hatalar yaşadığım hayatın, ta kendisi aslın da.
Eğer hatalarından ders almış olsaydı bu zavallı da!
tekrarlarmıydı hiç? valla belli değil ya buda!
Hata yaparak buluyoruz genelde  doğru yolu da,
sürekli bir musibet, bin nasihatten iyidir derler ya!
ben daha çok fırın ekmek yemeliyim bu konu da!  
o kadar ekmekle kilo alıcam, e buda büyük hata!
Buraya ne yüzle yazıyorum onuda anlayamıyorum ya!
işte budur katmerlenmiş en büyük hata!
hiç yorum yazılmamış oluşu da, gösteriyor ki!
sonun da sadece kendimi oyaladığımı anladım, bu sayfa da! JJJ

BUZDAĞI!

Kinimi emanet ettim soğuk yılana, kış uykusun da yatar aylarca. Sabırsızlığımı sakladım,  huzur evinde ki  unutulmuş yaşlılarla. Öfkemi ödünç verdim, mapus da müebbet cezası almış mahkûmlara. Sessiz kalırım, bunların hiç birini yanıma almadan yaşarım yıllarca. Ama parlayınca, yanar dağ gibi patlar etrafa lavlar saçarım. Üzerinde otlar bitmeyen verimsiz, çorak topraklar yaparım. Atmam, yok etmem, ben kinime ölene kadar sahip çıkarım. Buzdağının görünen kısmı bu hislerim, denizin içindeki kısmı kimse görmesin isterim!