21 Ağustos 2015 Cuma

1: iyi yolculuklar

  Tarih: 07-06-2009          Yer: Ankara Terminal    
      

   Yolculuk başladı haydar paşadan derler ya, bende evime dönüyorum artık. Her gelen yolcu bir gün geri döner. Bende bu mantıkla çocuklarımın yanından eşimin yanında ki yerimi almaya, tilki misali kürkçü dükkânına dönüyorum. Dönmek kabiliyet değil zarurettir benim için ne oralı oluyorum nede buralı, neredeysem aklım diğer tarafta kalıyor.
      Oğlum beni başkentin terminaline getiriyor. Beklemesini istemiyorum, nasıl olsa yanımda sadece çantam var. Vedalaşırken hemen ardı ardına rutin anne ikazlarımı yapıyorum:  eve geç gelme, dikkatli ol, ablanı üzme, arabayı dikkatli kullan vb. bir sürü şey söyleyip sonra sarılıp öpüp ayrılıyorum yanından. Sevmem yolcu edilmeyi de, karşılanmayı da her gittiğim yerde tek tabanca gezmeyi severim. Eşime de  haber vermedim beklemeyecek beni, bağımlılığı sevmem, sigaradan başka birşeye!
        Kendi yalnızlığımla kendi başıma kalıyorum o kalabalıkta, yapayalnız ve sessiz. En koyu sohbetleri kendisiyle yapan bir insan olarak bu çok normal değil mi? Belki bir tanıdığa rastlarım umudu ile ya da inşallah beni tanıyan hiç kimseyi görmem diye. Ne bileyim fazla düşünmeden, ne beklediğimi bilmeden, görmeden etrafımı bomboş  bakıyorum. 
         Yolcuyum bir otobüs terminalin de, başkentin curcunası için de.  Kimin nereye gittiğini ya da nereden geldiğini bilmiyorum. Onlar da bilmiyordur, kim karşılayacak onları, memnun mu kalacaklar, pişman mı olacaklar bilmeden yolculuk yapacaklar aynı benim gibi! Bu kadar insan nereden geliyor, nereye gidiyor, ne işleri var hep bir merak içerisinde bakıyorum yüzlerine.
       Önümden geçen çocuğa takılıyor gözüm, bir elin de simit diğer eli ile babasının elini tutuyor sıkı sıkıya. Dünyanın en mutlu insanı o şu anda, en güvendiği insanın yanın da otobüsleri kalkmak üzere, uçar gibi gidiyorlar perona.
        Bir kız çocuğu  elin de çikolata kucağın da oyuncak bebeği ile oturuyor annesinin yanın da.  Otobüsün kalkış saatine kadar ağlamadan vakit geçirsin  diye, annesi sıkılmadan cevap veriyor sorduğu her soruya. Belki karşılayanları olacak iyi ki geldiniz çok özlemiştik diye sarılacak sevgi ile. Beki de yanılıyorum, uzaktan gelen boynuna sarılıp hoş geldin diyecekleri, çok sevdikleri bir yolcuyu bekliyorlar.       
      Çaycı geçiyor önümden acı bir çay kokusu alıyorum, oldum olası dışarıda çay, kahve içmeyi sevmem. Çaycının yüzüne dikkatle bakıyorum, evine ekmek parası götürmek tek amacı. Geçim sıkıntısı öyle bir yerleşmiş ki yüzündeki bütün çizgilere, derinlikleri kanyonlar oluşturmuş bütün çehresin de.
           Otobüs saatine daha çok var, vakitsiz gelmişim, her zaman her yere ve dünyaya geldiğim gibi. Zamanı öldürmek istiyorum otobüsüm perona girene kadar.  Etrafım mahşer yeri gibi, kalabalıktan ayrılıp sakin bir köşedeki büfeye gidiyorum. Oradan yolculuk için bir sigara,  tuzlu kraker ve su alıyorum. Bu büyük şehrin büyük şansını denemek için, her yerde bir umutla oynadığım gibi loto oynuyorum, ya kısmet.
       İsteksizce tekrar giriyorum keşmekeşin içine, bir koşturmaca herkes bir tarafa koşuyor. Ben de bir sağa bir sola seğiriyorum, acaba nereye gidecektim unuttum mu? Kafam karışıyor ama topluyorum hemen kendimi, biliyorum canım, tabiki biliyorum nereye gideceğimi.
          Kalabalıkta insanların yüzlerinde ki heyecanı, hüznü, sevinci, şaşkınlığı ve telaşı onlarla beraber yaşıyorum. Suyumdan bir yudum alıp yürüyorum, nereye gittiğime dikkat etmeden. Her otobüs şirketinin önünde geçtiğim de yasaklandı ya bağırmak! Gürültü kirliliği yapmak! çığırtkan çığlık atamaz ama! tutamaz da kendini! Abla hemen kalkıyor buyurun, İstanbul, İzmir, Bursa, diğer firmanın önünde bir başkası, Mersin, Adana, Osmaniye, daha yürüyorum Sivas, Erzurum, Erzincan, Kars, diye bağırıyor, aval aval bakıyorum etrafıma. Benim gideceğim yer belli, biletim de cebim de ama kafamı karıştırıp içimden bir an acaba ben nereye gidecektim dedirtiyorlar! Niye bu adamlar beni zorla başka yerlere göndermeye  çalışıyorlar ki! diye safça bir soru soruyorum kendime!
          Yüzüme bir tebessüm oturuyor gülme diye ikaz ediyorum kendimi, seni deli sanacaklar. Tekrar sorguluyorum ben nereye gidecektim? O kadar çok şehir ismi duydum ki iyicene iptal olmuş durumdayım, terminalde hala geziyorum hiçbir amacım olmadan. Yüzlerce insan etrafım da devirdaim yapıyor, onlarca kapıdan giriyorlar ve çıkıyorlar, kim yolcu, kim hancı bilemiyorum.       
     Ama benim için vakit yaklaşıyor, birazdan Ankara otobüs terminalinden yolculuğum başlayacak ve terk edeceğim başkenti yüzlerce insan gibi.
      Bakalım zaman ne getirecek ve nasıl bir yolculuk yapacağız!  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder