Aşk konusunu yazacak dünyadaki son kişi olduğumu biliyorum, ama bir deneyim dedim, bak gülerseniz bir daha yazmam JJJ
Aşk: Şems in Mevlana ya, Mevlananın da Şems e olan aşkı gibi bir aşk mı? yada Leyla ile mecnun benzeri bir aşk mı? Benim aşkım Mevlana nın yaratana karşı duyduğu aşk gibidir, her ne kadar kurallara harfiyen uymasam da, Mevlana nın, Yunus un sevgisi kadar severim Yaratanı.
Aşk: Şems in Mevlana ya, Mevlananın da Şems e olan aşkı gibi bir aşk mı? yada Leyla ile mecnun benzeri bir aşk mı? Benim aşkım Mevlana nın yaratana karşı duyduğu aşk gibidir, her ne kadar kurallara harfiyen uymasam da, Mevlana nın, Yunus un sevgisi kadar severim Yaratanı.
Ahhh aşk! Güvercinlerin bile birbirlerine yaptığı kurları görünce, insanların aşkı ne kadar acemice yaşadıklarını anlıyorum. Nasıl kırılgan, karşımızdaki kişiyi nasıl acımasızca yargılayarak yaşıyoruz biz aşkı. Değişken değildir gerçek aşk, aşk kelebeklerin ömrü gibi bir günlük olmaz, olursa da zaten onun adı aşk olmaz.
Çoğu aşklar karşılıksızdır, karşılık bekleyince onun adı aşk olmaz, karşılık bulunca da değerini hemen kaybeder. Umarsız yaşanır, firaridir aşk, kim ne der, ne yapar, nasıl yargılar aldırmadan, kimseleri takmadan. Hatalarla sevmektir aşk ya da kusuru görmezden gelmek. Sabır gerektirir, beklersin ektiğin tohumların yeşermesini, zamansız, koşulsuz, kuralsız sevgidir aşk, karşı cinse ilgidir yaşanan.
Bazıları aşkına karşılık bulamayınca hiç ölene kadar beklemez! Sabırsızdır, istemeyerek de olsa dönüp geri gider, içinde ki yıkımı dışa vurmadan, çünkü arkasında bir virane bırakmamıştır. Kendine başka bir yol çizer, mecburdur vazgeçmeye aşkı sen diye yaşayamaz, aşk ben diye yaşanır. Senin aşkın sadece senin içindedir, karşındakinin aşkı ona aittir, onun aşkına sahip çıkamazsın, ödünç bile alamazsın, yıldızlara ulaşmak daha kolaydır onun aşkına ulaşmaktan. İçinde yemyeşil bir dalın kırıldığını hissedersin. Boynun bükük terk edersin o şehri, her köşesi sana onu hatırlatır, hatta sokaktaki kedisi bile onu anlatır sana!
Bazen platoniktir aşklar, senin uykuların kaçarken karşındaki senin varlığından bihaber yaşar, senin kim olduğunu bilmez, hiç tanımaz, senin ne gözünün rengi, ne tenin, ne kokun, ne saçın, ne yürüyüşünde ki o eda! Ne de yüzünün şekli vardır belleğin de. Dünyanın bin yıllarca güneşe olan aşkı gibi, kendini güzel göstermek için dönüp dursan da etrafın da hiç bıkmadan, rotanı hiç şaşırmadan. Bazen bir karış uzaklaştım diye üzüntüden kahrolurken, bir karış yaklaşmak ise ne kadar mutlu eder seni. Ama hiç vazgeçmez, bırakıp gitmezsin, eli eline teni tenine değmeden hayranlıkla sadece uzaktan sever ve seyredersin.
Bazen sen sevilirsin delicesine, bu kez senin haberin yoktur etrafını saran ateşten. Alevler sarmıştır seni seveni, senin buzdandır kalbin hiç aldırmazsın, farkında olmazsın yüzüne bile bakmazsın. İsteyerek yapılmış bir reddediş değildir bu, fark edememedir karşındakini. Aklında yoktur öyle biri, çünkü sen o gözle görmezsin karşındakini!
Nadir de olsa karşılığını bulmuş aşklarda vardır, dünyada buna karşılıklı aşk derler. Ruh ikizini bulmuştur artık, hiç bıkıp usanmadan ölene kadar devam eder! Dedim ya o iki kişi arasındadır ve doyasıya yaşanır, kimseleri görmeden gözleri, yürekten süzülür gelir nehir gibi sevgileri. Bir birlerinin gözlerin de gördükleri gerçek aşkları, dünyanın üzerine yıldızlar yağdırır bulutlu geceler de bile.
Bir de aşklarını gürültülü yaşayanlar vardır aramızda, komşumuzdur onlar, akrabamızdır veya ailemizdir. Ne beraber yaşayabilirler nede ayrı, alışmışlardır bir kez birbirlerine. Gözlerinde ki nefrete bakıp, bırakmak isterler bırakamazlar, kalmak isterler kalamazlar. Arafta gibi bir evliliktir onların ki ne cenneti nede cehennemi seçemez, tek gidiştir onların bileti mecburi istikamet gibi. ölene kadar geri dönüşleri olmayan, rotalarında ki her konaklama yerinde mola vere vere ilerlerler evlikleri bu yolda.
Ya da aşkın çok gereksiz olduğunu savunanlar vardır benim gibi. Aşk onlara öyle uzaktır ki alınmazlar bile üzerlerine, aşktan korkarlar, sahip çıkmazlar, bu güne kadar çıkmadıkları gibi. Aşkın fazlasından! Azından! Sevdiğini bilmeden kırmaktan! Saçının bir teline dahi zarar verilmesine dayanamadığı sevdikleriyle beraber ölene kadar, bitmek tükenmek bilmeyen bu korkularıyla baş başa yaşarlar! Aşk korkaklarıdır bunlar! Teşhisi vardır ama tedavisi yoktur bu derdin, sadece sürünürler ölene kadar...
Meral bağcı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder