Birkaç gün sonra doktoruma tekrar gittim, ilaçlarımı kullandığım halde sıkıntılarımın azalmadığını söyledim.
Bana boşlukta olduğumu ve kendimi oyalayacak bir şeyler yapıp, yapmadığımı sordu.
Bende üç dört hafta ebru kursuna gittiğimi, e biraz acemice ve çocukça yazılar yazdığımı söyledim.
Sağ olsun, kendi yazmış kadar sevindi?
Neden ebru sanatına devam etmediğimi sordu,
Fazlası beni bozar dedim.
Bana bir cevap vermedi ama yüz ifadesi çok şey anlattı. J L
Yazılarımı sordu nasıl şeyler diye?
Biraz önceki cümlemi tekrarladım, acemice makale, şiir ve romana benzer bişeyler dedim.
E çok güzel yazmaya devam edin sakın bırakmayın, kafanızdaki yorgunluğu ve takıntınızı atarsınız dedi.
Ama yazdıklarımı okuyunca kendimden tırsıyorum, valla dedim,
Tekrar aynı şaşkın yüz ifadesi belirdi yüzün de, L J içinden vela havle, vela kuvvetin! çattık belaya deyip, dışından da nasıl yani dedi?
Yazılarım da, ya kendime ya da başkalarına zarar verecek insanların kasvetiyle yazılmış kelimeler görüyorum dedim.
O zaman bu aralar sakın yazma dedi.
Yani oda benim gibi, ne diyeceğini bilemediJ
Eve geldiğim de kendi kendime çok güldüm, doktorun söylediklerime verdiği cevaba! Aynı deve kuşu misali başını kuma göm sen kimseyi görmeyince kimse de seni görmez. Eğer içimde ki kasveti yazmazsam ortaya çıkmayacak, bende bu karamsarlıktan çıkmış mı olacaktım? Bu teklif hem komik hem de saçma, yazsam da yazmasam da içimden geçenler bende ki sorunun ta kendisi değil mi?
Neyse yaz da yazdığın ne menem şeylerse onları iyileşene kadar okuma diyebilirdi aslında.
Sağ olsun o gene de elinden geleni yaptı. Doktor değil allameyi cihan da olsa dedim ya serde ukalalık tam tekmil bu aralar kimse yaranamıyor bana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder